Bulunduğumuz coğrafya tarihin ilk dönemlerinden beri zaten susuz bir coğrafya. Şehrin her yerine yayılmış birkaç yüz yıllık sarnıçlar, bunun en önemli göstergesi.1960 – 70 lerde de böyleydi. Şehrimizde yapılmış konferans, panel, yayınlar bugünlerin (su yoksunluğunun) bir anda gelmediğini önümüze koyuyor.
Mevcutta, Mumcular barajından su alıyoruz. Geyik barajı da Mumcular barajını besliyor. Geyik Barajının son yıllarda yapılan analizleri suyun içme suyu olarak kullanılma ihtimalini ortadan kaldırıyor. Şu haliyle ancak tarımsal sulama için uygun olacak bu suyu vatandaşımıza mevcut şartlar altında içme suyu olarak sevk edemeyiz. Feldspat madenini yapı taşını oluşturan metallerin, sınır değerinin çok üstünde olduğu üniversitelerce yapılan analizlerle yayınlanmış durumda.
Şu anda DSİ ile yapılabilecek çalışmaların dışında belediye olarak hızla gerçekleştirebileceğimiz Ekinambarı su havzasındaki suyun arıtılması söz konusu. Bu maliyetlendirilmiş 20 milyon dolarlık bir proje. Suyun özelliği, deniz suyu olması. Ancak tuz oranı yarı yarıya az. Ters osmoz kullanmak zorundayız. Osmoz da maliyetler yüksek olduğu için bir kaçınma söz konusu. Arıtma tesislerindeki maliyetin yüzde 40-45 i elektrik sarfiyatından geliyor. Kendi elektriğimizi üreterek bu konudaki endişeleri ortadan kaldıracağız.
Kayıp, kaçak su sorunu çözülecek. Tüm yarımadada patlayan ve patlama riski olan, tüm asbestli hatları yenileyeceğiz. Beş yılın sonunda, tüm yarımada için, içme suyu hatları tamamen yenilenmiş olacaktır. Kullanma suları ayrıca değerlendirilecektir. Arıtma tesisinden çıkan suları geridönüşüme kazandıracağız. Kaynağı biz oluşturuyoruz, hiç kimse merak etmesin. Bodrum’un bu potansiyeli var. Biz bu kaynakları vatandaş ile paylaşacağız, herkes kazanacak.